12 Kasım 2014 Çarşamba

TÜRK DÜNYASI KURULTAYI 2014, “Türk Dünyası Kurultayı 2014” Afyon’da yapıldı

TÜRK DÜNYASI KURULTAYI 2014
“Türk Dünyası Kurultayı 2014” Afyon’da yapıldı
Türk insanı, Türk dünyasının derlenip toparlanmasının (adalet, huzur iklimi) ve dünya barışının teminatıdır. Türk Dünyasında alfabe birliğine ihtiyaç vardır.
HASAN
KORKMAZCAN
Millet Derneği tarafından düzenlenen “Türk Dünyası Kurultayı 2014” Afyonkarahisar da gerçekleştirildi. Kurultaya; Millet Partisi Genel Başkanı Aykut EDİBALİ, eski bakanlardan Halil Şıvgın, Prof. Dr. Abdülhaluk Çay, Prof. Dr. Enis Öksüz, TBMM eski Başkanvekillerinden Hasan Korkmazcan, Prof. Dr. Salih Aynural, Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı, Prof. Dr. Ekrem Sarıkçıoğlu, Avrasya Dernekleri Genel Başkanı İsmail Cengiz, Türk Dünyası Derneklerinin temsilcileri ile kalabalık bir topluluk katıldılar.
Edibali, Türk Dünyasının Aksakallısı seçildi
Kurultayda Türk Dünyasının problemleri ve çözüm yolları üzerinde eski bakanlar, akademisyenler ve dernek temsilcileri tebliğlerini sunarken biran önce Türk dünyasının aralarındaki problemleri çözerek birlikte hareket etmeleri gerektiğini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin de Türk dünyasındaki gelişmelere daha duyarlı bir şekilde yaklaşmasını, problemlerin çözümü konusunda daha aktif rol üstlenmesi gerektiğini belirttiler. Kurultaya tebliğ sunan konuşmacılar Türk Dünyası konusunda hassas davranan ve kamuoyunun dikkatini Türk dünyası üzerine çekmek için gayret gösteren Millet Partisi Genel Başkanı Aykut Edibali’yi Türk Dünyasının aksakallısı olarak seçtiklerini ilan ettiler.
Kurultayda konuşan Edibali, Türk dünyasının meselesi Türkiye’nin meselesidir diyerek, Türk dünyasında yaşanan olaylara seyirci kalamayacağımızı işte, fikirde, düşüncede birlik sağlanarak Türk dünyasının İslam’a ve insanlığa hizmet için yeniden canlanması gerekmektedir. Adriyatikten Çin seddine kadar 21. Asır Türk asrı olacaktır. İnsanlığın huzur ve barış içinde yaşaması için Türk dünyasının önce problemlerini çözmesi sonra da hakimiyetini kurması gerekmektedir. Türk insanı Türk dünyasının derlenip toparlanmasının ve dünya barışının teminatıdır.
Türk gücü ortaya çıkmasın diye İran’da bölücü faaliyete müsaade edilmez
Prof. Dr. Salih Aynural Türk gücü ortaya çıkmasın diye İran’da bölücü faaliyete müsaade edilmediğini belirterek güçlü Türkiye’nin etki edeceği alanları misalleri ile anlatarak şunları söyledi:
Türk dünyası çok zengin ve geniş bir coğrafyadır. Maalesef bu coğrafyadaki geniş aile yeterince birbirlerini tanımamaktadırlar. Öyle bir imaj yaratıldı ki Türkiye’nin dışında bir Türk yok. Şu anda bunun sıkıntılarını yaşıyoruz. Güçlü bir Türkiye olduğu halde problemlerin çözüleceğine inanıyorum. Güçlü Türkiye’nin etkili olacağı alan Balkanlardan Avrupa’ya, Ortadoğu’dan Türkistan’a kadar geniş bir alanı kapsamaktadır.
Amerika ile İran birbirlerine düşman gibi gözükmektedirler. Ama masa altında müttefiktirler. Amerika İran’ın parçalanmasını istemez. Dikkat ederseniz İran’da bölücü bir faaliyet gözükmemektedir. Sözde biz müttefikiz İran ise düşman. İran orada denge unsurudur. İran parçalanırsa Balkanlardan Kafkasya’ya kadar Türk varlığı kendini hissettirecektir. Bunu istemezler. Bunun için de İran’da bölücü faaliyetlere müsaade etmezler. İran’da yüzde 45 Türk nüfus bulunaktadır. Kimse buna dikkat etmez.
Türkiye güçlendiği takdirde etki alanında bulunan coğrafyada birlik beraberliği meydana getirirse süper bir güç olacaktır. Bunu istemeyen güçler Türkiye’nin başına değişik belalar sarmaktadırlar. Provokasyona gelmeden birlik beraberliğimizi sağlamak gerekmektedir.
Doğu Türkistan’ı haritadan yok etmek istiyorlar
Doğu Türkistan’ı temsilen kurultayda konuşan temsilci 1949 yılında Çinlilerin nüfusu %3 iken bugün %45 olmuştur diyerek şunları söyledi: Doğu Türkistan 30 milyonun üzerinde nüfusa sahip olan bir yerdir. Bugün Çin işgali altındadır. Çin dilimizi değiştirmeye kalktı. Türklüğümüzü yok etmeye çalıştı. Ama Doğu Türkistanlılar buna izin vermeyecektir. Doğu Türkistan’ı haritadan yok etmek istiyorlar. Türklerin ikiden fazla çocuk yapmasına izin vermiyorlar. Çocuklar kaçak yollardan dağlarda Çin yönetiminden habersiz olarak dünyaya getirilmektedir. Yeni doğan bu çocuklara kimlik verilmemektedir. Eğitimden sağlığa hiçbir hakları yoktur. 18 yaşından küçüklerin camiye girmesi yasaktır. İslam’a uygun giyinen kadınların devlet kurumlarına girmesi yasaktır. Bir mahalleden diğer mahalleye giderken yetkililerden izin almak gerekmektedir.
Doğu Türkistan’da yaşanan insanlık dışı uygulamaların biran önce son bulması için yetkililerimizin harekete geçmesi gerekmektedir.
Suriye’de Türkiye’nin Garantörlüğünde özel kanton bölgeler oluşturulmalı
Suriye Türkmenleri adına konuşan Bekir Atacan Suriye nüfusunun %80’i Türk kökenlidir. Suriye İstiklal Marşının yazarı da bir Türk’tür diyerek Suriye’de yaşanan olayları değerlendirdi. Türklerin yoğun olduğu bölgelerde Türkiye’nin garantör olduğu özel kanton bölgelerin oluşmasını sağlamak gerekmektedir. Bunun sağlanması ile Türkiye’nin bölünmesi engellenecek ve bölgede Bağımsız Kürdistan’ın kurulması engellenmiş olacaktır.
Suriye Türkmenlerinin problemlerini anlatan dernek temsilcileri Suriye Türk dünyasının kanayan yarasıdır diyerek bize sahip çıkmazsanız gün gelecek orada bir Türk bulamayacaksınız dediler. Onlarca köyümüz katliama uğradı. Türk kamuoyuna orada yaşayan Türklerin derdini anlatamadık. Türkmenler 9 ay Türk sınırında bekletildiler. Kürtler ise 9 saat bekletildi. Bakan geldi onları karşıladı. Peşmergeye yapılan muamele maalesef Türkmenlere yapılmamaktadır.
Nogay Türkleri adına konuşan Veysel Demir 500 yıldır devletsiz yaşamaktayız diyerek esir Türklerin bir tek devleti vardır o da Türkiye Cumhuriyetidir. Esir Türklere ve Türk dünyasına yardımcı olmak üzere Türkiye Güçlü olmak zorundadır.
Bulgaristan’dan Türk kalmak için göç ettik
Bulgaristan Adalet Federasyonu Başkan Yardımcısı Nesrin Sipahi Kıratlı, Bulgaristan Türklerinin yaşadıkları problemleri dile getirerek şunları söyledi; Bulgaristan Balkanlardaki Türk nüfusunun yoğun olduğu bir ülkedir. 1972 yılında yaşanan göçü bugün hatırlatmak isterim. Bu göç milli ruhun göçüdür. Sadece Türk kalmak için göç ettik. Milli şuurumuz için göç ettik. Biz 1972 de iyi bir durumdayken, refah seviyemizin yüksek olduğu bir dönemde iken göç ettik. Türkiye’ye geldiğimiz zaman ekonomik sıkıntılar yaşadık. Türkiye’nin değerini burada yaşayanlar iyi bilmelidir. Unutmayalım ki gideceğimiz başka bir yer yoktur.
Türk Dünyasında alfabe birliğine ihtiyaç vardır
Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı Türk milleti Allah’ın katında emanete sahip çıkmanın adıdır. İslam’a en büyük hizmeti yapan Müslüman Türk milletini anlamak için Kur’an’da ve Hadislerde ifade edilen mesajlar iyi anlaşılmalı ve iyi değerlendirilmelidir. Kur’an ve Hadisler iyi incelenirse Tük milleti daha iyi anlaşılır.
Prof. Dr. Enis Öksüz alfabe birliğine dikkat çekerek şunları söyledi: Türk dünyasında akılları birleştirip ortak aklı bulmak için alfabe birliğine ihtiyaç vardır. Bu bir zarurettir. Bunun kıymetini bilelim.
TBMM eski Başkanvekili Hasan Korkmazcan, Türkleri belli bir bölge sınırlandırmadan geniş açıdan değerlendirmek gerekir. Kurultayımız Dünya Türklüğünün kurultayıdır. Olaylara bu gözlükten bakmazsak dünyaya barış gelmez.
Sağlık eski bakanı Halil Şıvgın Türk dünyasını unutturmak, gizlemek ve yok etmek isteyen batılılar coğrafyamıza Orta Asya demektedirler. Bu oyuna gelmemek için Orta Asya yerine Büyük Türkistan tabirini kullanmalıyız. Türklerin Meskenova olarak isimlendirdiği yer bugün Moskova olmuştur. Otun bitkininin yetişmesine elverişli olmadığı için yeryaban dediğimiz yer Erivan olmuştur.
Milli bir dış siyasetimiz yok
Avrasya Dernekleri Genel Başkanı İsmail Cengiz yeraltı ve yer üstü kaynakları bakımından oldukça zengin 10 milyon kilometrekarelik geniş bir coğrafyamız var. Potansiyelimiz var. Ama bu potansiyele uygun milli bir dış siyasetimiz yok. Suriye’den kaçan, ülkesini savunmaktan aciz insanlara kucak açtık. Neden Suriye’den kaçan Türkmenlere sahip çıkmıyoruz? Suriyeli mültecilere bir kimlik kartı veriyoruz. Bununla tedavi olabiliyorlar. Ama halen Türkmenlere bu hak verilmiyor. Türkmenler yabancı muamelesi görüyor. Nasıl yezidilere, peşmergelere el uzatıyorsak Türkmen kardeşlerimize de el uzatmak insani bir görevdir.
1990’a kadar Türkiye’nin Türk dünyası politikası yoktu
Ortadoğu’nun İngiliz politikasının bir çocuğu olduğunu belirten Devlet eski bakanlarından Prof. Dr. Abdülhaluk Çay, Ortadoğu’da izlenen politikayı Birinci dünya harbinde İngiliz dış işleri bakanı belirlemiştir. Ürdün, Lüban, Suriye… kısaca körfez ülkelerinin bayrakları dahi o dönemde Ortadoğu politikasını belirleyen İngiliz bakan tarafından çizilmiştir.
1990’a kadar Türkiye’nin Türk dünyası politikası yoktu. 1944 yılında Türkiye’ye iltica eden 417 Azeri Türk’ü Sovyetlere iade edildiler. İade esnasında sınırın hemen öbür tarafında gözlerimizin önünde ilk iade edilenler kurşuna dizildiler. İadeyi gerçekleştiren komutan durumu Ankara’ya bildiriyor. İkinci grubu iade etmeyelim gözlerimizin önünde kurşuna dizdiler, dedi. Ama Ankara’nın cevabı derhal onları da iade edin oldu. İkinci grupta iade edilince gözlerimizin önünde onlarda sınırın öbür tarafında kurşuna dizildiler.
Alman ordusu tarafından esir alınan Türkler kendilerinin Türkiye’ye iade edilmelerini istediler. Almanlar ’da Türkiye’ye soralım isterlerse sizi oraya gönderelim dediler. Ankara bizim sizin elinizde bulunan vatandaşımız yok diyerek kabul etmediler. Türkiye o kardeşlerimizi kabul etmediği için onlar da Almanya’da idam edildiler. Türkiye’nin bir Türk dünyası ile ilgili politikası olsa idi bu acıları yaşamazdık.
Haber Tarihi: 12.11.2014 (http://www.milletdernegi.com/haber.php?haber=turk-dunyasi-kurultayi-2014&hno=158#sthash.P5Cqgcsn.dpbs)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder