Ufuk Söylemez:
Milli cephe oluşturuyoruz
Milli cephe oluşturuyoruz
Demokratik Değerler Hareketi’nin toplantısında konuşan eski
bakanlardan Ufuk Söylemez, “ Demokratik Değerler
Hareketi ile Milli Merkez adını alan büyük Kuvay-i Milliye hareketinin güç birliği
yapması konusundaki görüşmelerimiz iyi bir noktaya geldi” dedi.
“ Bizim amacımız Türkiye’de bir milli takımın ayağa
kalkmasıdır “ diyen Söylemez, “Bu ülkenin sahipsiz olmadığını göstermek
gerekiyor. O yüzden biz Milli Merkez’in bir partileşme sürecinde yapıcı rol
oynayarak, kendi irademizle bir milli birlik anlayışıyla bir milli cephe
oluşturabilmektir. Bu cephenin demokratik yansıması bir siyasi partiye
dönüşmelidir” ifadesini kullandı.
Ufuk Söylemez şunları söyledi:
“ Bizim yola çıkış amacımız çok farklı. Hepimizin geçmişte siyasi aidiyetleri
var. Ne parlamento içinde ne de dışındaki partilerin bu 12 yıllık süreçte bu
vahim gidişata karşı, millete karşı, cumhuriyete karşı görevlerini
yapmadıklarını görmenin hüznü içerisindeyiz. Biz bölünme anayasası meclise
geldiğinde MHP ve CHP’nin buna şiddetle karşı çıkacağını ve böyle bir
komisyonun dahi oluşturulamayacağını tahmin ediyorduk. Ama gelin görün ki CHP
Genel Başkanı’nın Diyarbakır’daki konuşması cumhuriyeti kuran partiyi nerden
nereye savurduğunu gösterdi bize. Cumhuriyeti kuran parti cumhuriyeti
yıktıracak. Emperyalizmin klasik bir oyunu bu ama bu kadar da göz göre göre
yapılması gerçekten düşündürücü. Biz bu nedenle sağ sol demeden milletin kurucu
değerlerine gönülden bağlı, bölünme anayasasına karşı bir büyük ittifak
oluşturduk. Buna Demokratik Kuvay-i Milliye Hareketi dedik. Bu gidişat
karşısında cumhuriyetin kurucu değerlerine gönülden bağlı insanların Atatürk’te
birleşmesi sloganıyla bir araya geldik. Atatürk’te birleşmek demek Atatürk’ün
bağımsız ve milli devletinde birleşmek demek, onun dış politikalarında
birleşmek demek.
Bölünme anayasasına karşı örgütlü tek güç olarak ayağa kalkan bizdik. Çünkü 230
il ve ilçede çok büyük toplantılar yaptık. Şunu gördük ki Türk milleti sağ sol
demeden Atatürk’te birleşme fikrine çok sıcak bakıyor. Bizim sayımız da az
değil fikrimiz de güçsüz değil bu ülke de sahipsiz değil. Türkiye’de insanları
Türk-Kürt diye sağ sol diye Alevi-Sunni diye ayırmak isteyen emperyalizmin
oyununa karşı ilk kez milli bir takım olduk. Bizim amacımız Türkiye’de bir
milli takımın ayağa kalkmasıdır. Bu ülkenin sahipsiz olmadığını göstermek
gerekiyor. O yüzden biz Milli Merkez’in bir partileşme sürecinde yapıcı rol
oynayarak, kendi irademizle bir milli birlik anlayışıyla bir milli cephe
oluşturabilmektir. Bu cephenin demokratik yansıması bir siyasi partiye
dönüşmelidir. “
İstanbullu iş adamı Tapan, siyaset ve siyasetçi günden güne
kirleniyor
Demokratik Değerler Hareketi’nin toplantısında konuşan
İstanbul’un genç iş adamlarından Eran Tapan , vatandaş oyumuzu kime verelim
kuşkusu içinde, bu nedenledir ki acilen merkezde dört tabana dayalı bir patinin
kurulmasının şart olduğunu söyledi.
Siyasetin kirlendiğine de işaret eden Tapan şunları söyledi:
“ Burada olmaktan çok mutluyuz ve heyecan içerisindeyiz. Biz yaklaşık 6 seneden beri İstanbul’da ülkenin içerisinde bulunduğu, ülkenin yönetilme şekline, despotizme, biz karar verdik yaptık oldu bittisine ve ileride çocuklarımızın bu ülkede rahat yaşayabilmeleriyle ilgili ciddi endişeleri olan bir grup genç aramızda arama konferansı dediğimiz toplantılarda buluşup Türkiye’nin gittiği istikameti tartışıyorduk. Daha sonra gezi olaylarıyla birlikte bu oluşumlarımız hız kazandı. Yaklaşık 400-450 kişilik bir ekip düzenli olarak toplantılarımızı yaptık. İçinde akademisyenler, rektörlerimiz, işadamlarımız, eski bakanlarımız var.
Ana özelliğimiz hiçbirinin siyasetle ilgilenmemizdi. Bu ülkenin farklı görüşündeki insanların bir zaaf değil bu ülkenin bir gücü olduğuna inanıyoruz. Birlik beraberlik içerisinde neler yapılması gerekildiğini düşünüyoruz. İktidara gelindiğinde halk neler yapılacağını duymak istiyor, çiftçiler, gençler, işadamları ne yapılacağını duymak istiyor. Öyle kötü bir algı var ki vatandaş şu anda sokakta oyumuzu kime verelim noktasında alternatifsiz.
“ Burada olmaktan çok mutluyuz ve heyecan içerisindeyiz. Biz yaklaşık 6 seneden beri İstanbul’da ülkenin içerisinde bulunduğu, ülkenin yönetilme şekline, despotizme, biz karar verdik yaptık oldu bittisine ve ileride çocuklarımızın bu ülkede rahat yaşayabilmeleriyle ilgili ciddi endişeleri olan bir grup genç aramızda arama konferansı dediğimiz toplantılarda buluşup Türkiye’nin gittiği istikameti tartışıyorduk. Daha sonra gezi olaylarıyla birlikte bu oluşumlarımız hız kazandı. Yaklaşık 400-450 kişilik bir ekip düzenli olarak toplantılarımızı yaptık. İçinde akademisyenler, rektörlerimiz, işadamlarımız, eski bakanlarımız var.
Ana özelliğimiz hiçbirinin siyasetle ilgilenmemizdi. Bu ülkenin farklı görüşündeki insanların bir zaaf değil bu ülkenin bir gücü olduğuna inanıyoruz. Birlik beraberlik içerisinde neler yapılması gerekildiğini düşünüyoruz. İktidara gelindiğinde halk neler yapılacağını duymak istiyor, çiftçiler, gençler, işadamları ne yapılacağını duymak istiyor. Öyle kötü bir algı var ki vatandaş şu anda sokakta oyumuzu kime verelim noktasında alternatifsiz.
Muhalefet sadece eksikleri, yolsuzlukları anlatıyor ama kendileri iktidar olursa ne yapacaklarını anlatmıyorlar. Siyasetin çok kirlendiğini görüyoruz. Siyasete giren insanlar maalesef ceplerini doldurmak için giriyorlar. Gerçek vatanseverlerde mutlaka içlerinde vardır. Ama genel anlamda siyaset kirlenmiş durumda. Siyasete girenler de o koltukları bırakmak istemiyorlar. Çünkü siyasetin dışına çıktıklarında dışarıdaki hayatlarında aynı kazançları, aynı itibarları elde edemeyecekler. Dolayısıyla o koltukları bırakmak istemeyen insanlardan oluşan bir siyasi yapı görüyoruz. Biz siyasete girmeyerek kötü insanlar tarafından yönetilmeyi peşinen kabul etmiş olduk. Çoğumuzun işi gücü yerinde ama artık bu ülke için elimizi değil vücudumuzu taşın altına koymazsak bizim çocuklarımızı kötü günler bekliyor diyerek bu işe başladık. Bu harekette de elimizden ne gelirse yapmaya hazırız.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder